22 Temmuz 2011 Cuma

DÖNÜŞÜM


Şu an nerede olmak istersin diye sorsalar, ergen yıllarımda derim. Arkadaşlarla okulu kırıp, birleştirdiğimiz paralarımızla aldığımız sigarayı tüttürürken, arka sıralarımızda oturan kızların külot renginden bahsetmek isterim. Sivilceli şakaklarım muzır gülümsemelerle kırışırken, yeni yeni tüylenen üst dudaklarımı okulun en güzel kızının dudaklarına nasıl dayayacağımı hayal etmek isterim.

Ergenken daha mutluydum ben. Çocukken ondan da mutlu. Büyüdüm sonra. Ben büyüdükçe prangalarımda büyüdüler benimle. Doğum günlerim beni ölüm günüme yaklaştırdıkça eskiyi özleyip, anılarıma geri dönmek istedim. Daha sonra da yani kulaklarımdan kıllar fışkırdığında, ağzımı ve götümü tutamadığımda, çorba kasesine daldırdığım kaşığın ağzıma götürünceye kadar boşaldığı yaşlarımda, yürürken üçüncü bir ayağa hatta tekerleklere ihtiyaç duyduğumda kısacası yaşlanıp bunadığımda anılarımın bana geri dönmesini isteyeceğim. Önce ben anılara sonra anılar bana. İşte ben buna DÖNÜŞÜM derim.

[osgi]

2 Temmuz 2011 Cumartesi

TEMMUZ İKİ



ayın ikisiydi, temmuzdu, sıcaktı.

çatlamış toprak kana mı susamıştı?

hangi kitapta yazardı, hangi tanrının emriydi, hangi peygamber söylemişti?

kardeşin kardeşe katlini

ayın ikisiydi, temmuzdu, sıcaktı,

madımak’tan otuz üç güneş battı.


sazlar yandı, şiirler, türküler, sevdalar

Nesimi yandı, Metin yandı, Muhlis yandı

ve otuz can daha, diri diri.

binlerce yobaz,

fikirlere dikip gözlerini,

bedenlerden çıkardılar nefretlerini.

taşlarla, sopalarla, meşalelerle

katran karası lekeler bıraktılar tarihe.


ayın ikisiydi, temmuzdu, sıcaktı

Sivas’ın içiydi, Madımaktı.

[osgi]